Amigo Varol ( Altınbaşak ) 1945

1945 doğumlu olan Amigo Varol ilk maçına 10 yaşında gider.  1955’ler de İnönü Stadı’nın kapalı tribününde, eski açık tarafındaki iki direk arasını dolduracak kadar taraftarı vardır Galatasaray’ın. Ama sarı-kırmızı renk aşkı ilk gittiği maçtan itibaren gönlünü fethetmiştir Amigo Varol’un.

Sözlerine “1966’da askerlik dönüşü yeni açık tribününde amigoluğa başladım” diyerek girdi Varol ağabey ve şöyle devam etti “Ben amigo olarak açık tribünde çıkmaya başladığımda tribünde Galatasaray’ın sembolü olan Karıncaezmez Şevki ve Amigo Orhan vardı. Ama Şevki abi amigo değildi. Tribünleri yönetip onları topluca bağırtma gibi bir olayı yoktu. Teknik Üniversite’nin Taşkışla binasının stada bakan tarafının nünde, elinde bayrağı, hiç kımıldamadan saatlerce dururdu. Sonra da maça gelir yine aynı şekilde elinde bayrağıyla dikilirdi. Daha sonradan Amigo Orhan, Çıt Çıt Çetin, Hasan ve Mehmet tribünde çıkıp amigoluk yapmaya başladılar. Tribünlerde şimdilerde olduğu gibi besteler, şarkılar söylenmezdi. Galatasaray taraftarının bağırdığı klasik tezahüratı “Re Re Re Ra Ra Ra Galatasaray Galatasaray Cim Bom Bom’du”

Gür pos bıyıkları olan Amigo Varol elinde her zaman davulu, maçtan bir saat önce kapalı tribüne girerken görülürdü. İnönü’de, kapalının arka tarafındaki yürüme yolunda oturup maçın başlamasını beklerdi.
Maçın başlamasına 10 dakika kala tribünün önünde davuluyla gözükür ve herkesi coştururdu. Varol Ağabey’i en çok Galatasaray tribünündeki çocuklar seviyordur diye düşünüyorum. O dönem kendisinden yaşça küçük olan bütün çocuklar kendisine karşı inanılmaz bir sempati beslerdi. Türkiye o dönemlerde amigo kültürü ile yeni yeni tanışık olduğundan bu durum çoğu insanın hoşuna giderdi. Varol ağabey sadece amigoluk ile değil, yaptığı besteler ile de Galatasaray ve diğer takım tribünlerine iz bırakmıştır. Bu bestelerin içinde bir tanesi var ki bütün takım taraftarların klasiği olmuştur.

Cim Bom bomsun sen bizim canımız
Sarı kırmızı akar kanımız
Seviyoruz seni canı gönülden
Cim bom bomsun sen bizim canımız.

Varol yaptığı bu güzel bestelerle Galatasaray tribünlerine br farklılık getirmiştir. Sadece futbol maçlarına değil, diğer birçok branşta da Amigo Varol takımını yalnız bırakmamıştır. Devam etti Varol ağabey ;

“Bende uzun yıllar taşıyacağım bir iz bırakan bir Avrupa kupası maçı vardır. Kura sonucu bir üst tura çıktığımız Sparta Trnava maçıydı. İlk maçı deplasmanda 1-0 kaybetmiştik. Rövanş maçı İnönü’de oynandı ve Ergün’ün golü ile 1-0 kazandık. O dönem maçlar uzatmaya  ya da penaltılar gitmezdi. Turu geçeni hakemin yazı-tura atışı belirlerdi.  Stadın ışıkları sönmüş, iki takımın oyuncuları sahanın ortasında bekliyordu. Ben yeni açığın üst tribününün en önündeydim. Karanlıktan ne olup bittiğini göremiyordum. Polisler o yıllarda beyaz miğfer giyiyordu, karanlık içinde en net görebildiğim polislerin parlayan beyaz miğferleriydi. Bir polis memurunun miğferini havaya doğru fırlattığını gördüğümde kurayı kazandığımızı anladım ve büyük bir sevinç yaşadım ve o sırada üst tribünden alt tribüne düştüm. Betona çok sert bir şekilde düştüm ama sevinç, acının önüne geçiyordu. Kendime geldiğimde durumumun kötü olduğunu gördüm kolumda kesikler vardı. Beni hastaneye kaldırdılar. Koluma bir kaç dikiş atıldı, halen dikiş izleri kolumda duru ve baktıkça o günü hatırlarım” diyerek sözlerini bitiriyor Varol Ağabey.

——————aylar sonra gelen düzenleme————————-
Varol ağabey 08.04.2014 tarihinde, 69 yaşında kaybettik. Allah rahmet eylesin.

Leave a comment